BU-GECE Sohbetleri'nin ilk konuğu, ülkemizin veteran prodüktör ve DJ'lerinden, Jeton Records ailesinin vazgeçilmez üyesi Uğur Project! Uğur Project, 16 yaşında Radyo 2019'da çalarak başladığı kariyerine, Kraftwerk, Chemical Brothers, Moby, Carl Cox, Charlotte de Witte, Len Faki, Ilario Alicante, Matador, Mind Against gibi dünyaca ünlü isimlerle aynı kabini paylaşarak ve hem Jeton Records hem de uluslararası labellar ortaklığında çıkardığı parçaları ile hız kesmeden devam ediyor.
2020'nin Aralık ayında Phoniq Records labelı ile Dance On EP'sinden sonra, geçtiğimiz haftalarda da Analytic Trail etiketi ile Hypno EP'sini yayınlayarak çok olumlu geri dönüşler alan Uğur Project, kariyerinin ilk günlerinden, pandemiye ulaşan yarım asırlık müzikal kariyerini bizlerle paylaştı. Röportaj'da yeni EP'si Hypno üzerine merak edilen tüm soruları yanıtlayan Uğur Project, ayrıca gelecek projelerinden, Jeton Records'ın vizyonundan, plak vs cdj tartışması hakkında yorumlar, geçmiş ve gelecekteki "müzikal kirlilikler" ve daha bir çok konu hakkında daha önce hiç bir platformda yer almayan çok ilginç ve öğretici düşüncelerini bizlerle paylaştı.
BU-GECE Sohbetleri I: Uğur Project
Kasım ayında Dance On parçasını dünya çapındaki Phoniq Records etiketi ile, Hypno kısaçalar albümünü ise Napoli merkezli AnalyticTrail etiketiyle piyasaya sürdünüz. Ayrıca hem lokal hem de uluslararası daha bir çok plak şirketi imzalı parçalarınız da mevcut. Şarkıların tamamlanmasından sonra hangi faktörlere dikkat ederek plak şirketi seçimini yaptığınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Evet son bir yılda 6 EP yayınladım, bu da ortalama 25 parça yapıyor. Yarısını pandemi sürecinde hazırladım. Evde olduğumuz dönem de her zaman yaptığım gibi çalışmaya devam ettim. Üretmek benim için bir yaşam enerjisi :) eskiden tamamen doğaçlama parçalar hazırlayıp tarzına göre uygun plak şirketlerine yollardım. Ama artık plak şirketleri benden parça istemeye başladılar. İstekte bulunan plak şirketini değerlendirip parça yapmaya karar verdiğim de ise o plak şirketinin tarzına uygun sesler kullanarak hem label için hemde o labelı takip eden artist ve dinleyicilere hitap etmesi açısından en uygun tarzı çıkarmaya çalışıyorum.
Öncelikli olarak DJ'lerin setlerinde daha çok yer verdiği plak şirketleri oluyor. Bu bazen dönemine ve hatta sezonuna göre değişkenlik gösterse de yayınladığınız EP'nin ses getirmesi için istikrarlı ve eski plak şirketlerine yer vermeye özen gösteriyorum. Tabii ki önceliğim her zaman Jeton Records, daha sonra diğer yabancı plak şirketleri oluyor.
Hypno EP’nizde Hypno, Resolute ve Exiles parçaları da yer alıyor. 3 parçanın da dans pistinin vazgeçilmezleri haline geleceğine eminim. Bu EP’nizde hangi müzikal tarzlardan ilham aldığınızı öğrenebilir miyiz?
Teşekkür ederim :) EP’de yer alan üç parçayı aynı ay içerisinde tamamlamıştım, yanlış hatırlamıyorsam pandemi başlamadan bir ay önceydi. O dönem çok yoğun club etkinliklerimiz ve Jeton Showcase gecelerimiz devam ediyordu. Parçaları hazırlarken herhangi bir müzik tarzından daha çok en büyük ilhamı dans pistlerinden alıyorum.
Hypno EP’ yi hazırlamaya başladığım dönem içinde Istanbul, Ankara, Izmir, Eskişehir ve Mersin’ de çaldığımız Club ve festivallerin çok etkisi olmuştur. Kısaca her gig sonrası yapmak istediğiniz şey kafanızda daha net oluşuyor.
Türkiye’nin teknodaki en iyi temsilcilerinden Jeton Records’un vazgeçilmez bir parçasısınız. Öncelikli olarak kendi elektronik müzik stilinizi ve Jeton Records’un müzikal karakteri hakkında yorum yapabilir misiniz?
Kariyerimin asıl başlangıcı 1998 senesin de Radio 2019' la birlikte oldu. O dönem beni etkileyen tek tarz Techno ve türevleri olmuştur. Aynı zaman da bu kariyerimin sound açısından kimlik kazanmasında rol oynadı.
23 yıldır techno ve türevlerine sadık kalarak stilime uygun seçkilerle müzik severlere en iyi ve en dinamik setleri sunmaya devam ediyorum. Elbette bir DJ olarak yerine ve zamanına göre çalmayı sevdiğim diğer tarzlar da olmuştur ama asla techno ve türevlerinden sapmadım ve bu kariyerimin sonuna kadar devam edecek.
Jeton records ülkenin en eski techno plak şirketi. Kurulduğu yıldan bugüne çizgisini hiç bozmadan istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ediyor. Yayınladığımız EP' leri Ferhat Albayrak, Alan Cutt ve ben ilk olarak dans pistlerinde çalarak test ediyoruz. Bu yüzden yayınlanan tüm çalışmalar detaylı dinlemeden ziyade canlı canlı test edildiği için yayınladığın da bir çok DJ ve dinleyici tarafından destekleniyor. Sadece Techno üzerine yayınlar yapsakta aslında çok geniş bir yelpazesi olan ama tek bir çatı altında toplanan ve duruşundan taviz vermeyen uluslararası bir plak şirketidir.
Yaklaşık 10 yıldır Jeton Records ile Türkiye elektronik müzik sahnesinin geleceğini belirliyorsunuz, bu bağlamda pandemi sonrası yeni normal döneme geçildiğinde Türkiye elektronik müzik sektörü için hayalleriniz nedir?
Pandemiden önce çoğu hayallerimizi zaten gerçekleştirmiştik. Ekip olarak bir çok yenilikçi ve başarılı işlere imza attık. Açıkçası bizim düşündüğümüz hiçbir şey hayallerde kalmıyor, aklımıza gelmesi yeterli :) Normale döndüğümüzde kaldığımız yerden üzerine koyarak devam edeceğiz. Elbette çok heyecan verici projelerimiz var. Tüm bu planlar için çok fazla mesai harcıyor ve doğru zamanı bekliyoruz.
Jeton Records olarak pandemi sürecinin başından beri hem web üzerinden düzenlenen “Get Hyped” konferansı olsun hem de her hafta sonu yayınlanan “Jeton Showcase” olsun, yenilikçi ve üretken kimliğinizden hiç ödün vermiyorsunuz. Bireysel olarakta neredeyse 1 yılı doldurduğumuz ve herkesde “umutsuzluk” hissinin hakim olduğu pandemi sürecinin son yıllardaki (parça üretmek adına) en verimli süreciniz olduğundan bahsetmişsiniz. Hem kişisel hem de Jeton Records’un bu motivasyonunun kaynaklarından bahsedebilir misiniz?
Hem kendi adıma hem Jeton Ailesi adına çok net söyleyebilirim ki motivasyonumuzun en büyük kaynağı müziğe olan koşulsuz bağlılığımız ve disiplinli çalışma hayatımızdır.
Bizler her şeyden önce bu işe hayatlarımızı adadık. Günlük yaşantımızda veya ülkece yaşadığımız olumsuzluklardan hepimiz etkilensekte, müziğe olan bağlılığımız ve isteğimiz sayesinde bir daha hiç çalmayacak bile olsak aynı motivasyon ve enerjiyle çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyor ve sürekli yeni projeler geliştirmek için mesai harcıyoruz.
Yaklaşık 25 yıldır bu sektörde olabilmemiz bunun en büyük örneğidir.
Kariyerinize plak çalarak başladığınızı belirtmişsiniz, şu an “vinyl-only” performanslarınıza ara ara devam etseniz de performansların büyük bir çoğunluğunun DJ setup’ında gerçekleştirdiğinizi söyleyebiliriz. Plak çalarlardan tamamen elektronik bir setup’a geçme sürecini birebir yaşayan DJ’lerden biri olarak bu geçiş sürecini nasıl anlatırsınız? Sizce DJ’likte teknoloji ile atlanan bu eşik dünya çapında elektronik müzik kalitesini pozitif yönde mi etkiledi negatif mi?
Her Şey biraz imkanlar dahilinde gerçekleşiyor. Ben istikrarı olarak plak toplamaya gayret ediyorum fakat günümüzdeki dj kabinleri plak çalmak için pek uygun değil.
Cd player gibi kabloları takınca iş bitmiyor. Topraklaması, kum havuzu veya çalarken iğnenin atlamaması için sallanmayan bağımsız bir platform gerekiyor.
Bunun için çok çaba sarfettik ama teknolojik sistemlerin hayatımıza hızlıca girmesinden dolayı baş etmek biraz güçleşti. Plakları bırakıp dijitale dönme sürecinde pek zorlanmadım ama bana hep yapmacık geldiğini söylemişimdir. Kabinde çalarken terlemedikçe o işten ne kadar keyif alabilirsiniz ki?. Tabi terlemeyi sevmeyener için avantaj :) fakat bu avantaj sayesinde neredeyse dinleyiciden çok DJ olmaya başladı. Benim için bu sadece sözde bir durum. Plak çaldığımız dönemde, gel bi plak mix’le görelim dendiğinde kaçarak uzaklaşırdınız şimdi arkadaş cebinde usb ile davet edilmeden bir parça atabilir miyim diyerek yanınıza geldiği oluyor.
Burada kafanızı sallayarak tebessüm ettiğinizi görebiliyorum :)
Kısaca teknolojinin nimetlerini sonuna kadar kullanıyoruz. Sonuç olarak icra etmek istediğiniz şeyler için size zaman kazandırıyor. Türkiye ve Dünya çapında elektronik müziğin kalitesi demek yerine kolaylığı yönünden pozitif, üzerine vazife olmayanların cesaretlenmesi açısından negatif yönde etkilediğini söyleyebilirim.
2000’lerin başından beri Türkiye elektronik müzik kültürünün içindesiniz. İstanbul’da en unutamadığınız kulüp hangisi/hangileri?
Kariyerim boyunca bir çoğunda çalma fırsatını yakaladım, bir çoğunda ise henüz yaşım tutmasa da gidip görebilme şansını yakalamıştım :) Benim için en unutulmaz olanları
7th House, Switch, Magma, Club 20, Godet, Filter ve efsane Club Hangar 2019 olmuştur.
2014 yılında verdiğiniz bir röportajda elektronik müziğin altında onlarca tarz çıktığını, kimi soundlara anlam veremediğinizi ama günümüz soundlarının kirliliği arasında bizlere tat verecek soundları ayırabildiğinizden bahsetmiştiniz. Peki 7 yıl önce “elektronik müzikteki kirli sound” derken tam olarak hangi müzik türünden bahsediyordunuz? Fikirleriniz bu konuda değişti mi?
Bir sanatçı olarak her müzik tarzına saygım sonsuz. Fakat saygı duyamadığım tek bir şey varsa o da ticari olarak boy göstermeye çalışan ve günümüzde yok olup gitmeye yüz tutmuş ‘’EDM’’ olmuştur.
7 yıl önceki düşüncelerimde ne kadar haklı olduğumu bu sayede bana hatırlatmış olduğunuz için teşekkür ederim :)
Bugün baktığımızda yaklaşık 40 tane genre mevcut. Oysaki bu 40 tane genre 6 müzik tarzının evrimleşmesiyle oluşmuş fakat aynı müzik türünden ibaret soundlar, yani temelleri aynı.
Electronica, D&B, Disco, House, Techno ve Trance.
Yıl 2021 ne tarz çalıyorsun sorusuna Melodik Techno diyenler var. Bana göre bu bir kirlilik. Techno çalıyorum der geçersin. Sahnede dilediğin gibi Techno’yu yorumlayabilirsin, bu zaten elektronik müziğin zenginliğini gösteriyor.
Dönem dönem popülerliği yükselen tarzlar olsada temeli olmayan her ne olursa olsun ileriye dönük bir iz bırakacağını düşünmüyorum. Techno şuan çok popüler ama popülerliğini yitirse bile neredeyse 40 yıldır olduğu gibi var olmaya devam edecek. Ben saygı diye buna derim :)
Carl Cox, Len Faki, Charlotte de Witte, Ilario Alicante, Matador, Mind Against, Andrea Oliva, Oxia, Paul Ritch ve daha birçok dünya yıldızı isimle aynı sahneyi paylaştınız. Bunların arasından en keyif alarak çaldığınız set kimdi?
Benim için kiminle, nerede çaldığımın hiçbir zaman önemi olmadı. Her zaman keyif alarak o kabinden ayrıldım. Her gecenin enerjisi birbirinden farklı olduğu için ayıramıyorum.
Ama tabii ki pandemi öncesi yaptığımız carl cox eventimiz son akılda kalan inanılmaz gecelerden biriydi..
Dünya elektronik müzik sektöründe örnek aldığınız ve takip ettiğiniz bir kaç DJ ve prodüktör isimlerini söyleyebilir misiniz?
İşimizin bir parçası da araştırmak, haliyle tüm dünyayı takip ediyorum. En yenisinden en eskisine kadar, ne yayınlanmış ne çalınmış diye zaman buldukça takip etmeye çalışıyorum.
Benim için DJ'lik dendiğinde Carl Cox, Ben Sims, Dave Clarke, Jeff Mills ve Marco Carola gelir.
Son yıllarda ise özellikle türk prodüktörlerden Mehmet Özbek, Kuvoka, Yiğitoğlu, Pina Tesla, Murat Uğurlu, Kemal Vatansever ve aynı jenerasyondan genç isimleri başarılı buluyorum.
İleride bu isimleri sıkça duyacaksınız.
Önümüzdeki günlerde yeni çıkaracak olduğunuz çalışmalarınız varmı?
Her yıl düzenli olarak 5 EP yayınlamaya özen gösteriyorum.
2021 yılı içerisinde Jeton Records, Tronic, Set About, Crash ve daha bir çok plak şirketinden
Yayınlarım olacak. En yakını mart ayının sonlarına doğru Methodi Hristov ve Gallya’ nın beraber yürüttükleri Set About etiketiyle olacak.
Pandemiden sonra ilk kalabalık karşısındaki setinizi hayal edin… Binlerce kişi heyecanla sizin set başına geçmenizi bekliyor... Setinizin açılış parçası ne olacak?
Gerçek bir ”DJ” geceye hangi parça ile başlayacağını düşünmez,
O an geldiğinde hep beraber öğreneceğiz :)
KüçükÇiftlik Park • Cts, Ağu 23 (GMT+3)
Ataköy Marina Açık Hava • Cts, Ağu 30 (GMT+3)
Volkswagen Arena • Cts, Tem 26 (GMT+3)
Ataköy Marina Açık Hava • Cts, Eyl 06 (GMT+3)
Klein Phönix • Cum, Ağu 01 (GMT+3)
Zorlu PSM • Cum, Ağu 22 (GMT+3)
Life Park • Cts, Tem 26 (GMT+3)
Zorlu PSM Turkcell Sahnesi • Cts, Eki 04 (GMT+3)